Solaklık erkeklerde kadınlara göre çok daha fazla görülen bir özellik. Bu durumun kadınlarda lisanla ilgili merkezlerin genellikle iki yarımküre arasında eşit dağılım göstermesiyle ilgili olabileceğini düşünenler de var. Fakat aradaki bağlantı şu an için sadece spekülatif.
Kısacası, sağ elini kullananların ve solakların beyinlerindeki işlev dağılımı meselesi hiç de sanıldığı gibi değil. Yüz tanıma ve sıralı numaraları hatırlama gibi özel işlevlerin beyinlerdeki dağılımlarını inceleyen çalışmalar işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Zaten beyin araştırmalarının en ilginç yönü, keşfettiğimiz her yeni bulgunun, modüller halinde ve belirli görevlere bölünmüş olarak düşünmeye alıştığımız beyin yüzeyinin aslında hiç de o kadar basit bir yapısı olmadığını bize göstermesi. Bulgularımız, cevaptan çok soru üretmemize neden oluyor ve bu alanda çalışan araştırmacıların kafası gittikçe daha çok karışıyor.
Sağlaklık ve solaklık sanıldığı gibi “ya biri ya öbürü” yahut “1 veya 0” gibi keskin sınıflamalara sokabileceğimiz bir mesele değildir. Her insan, aşırı sağlaklık ve aşırı solaklık arasındaki geniş yelpazede bir yerlerde yer alıyor. Mesela yazı yazmak için sol elini kullanan herkes, aynı düzeyde solak olmayabiliyor. Bu dereceyi tespit edebilmek için detaylı bazı testler yapmak gerekiyor. Bu testlerde diş fırçalamaktan kavanoz açmaya, yazı yazmaktan topa tekme atmaya kadar birçok durum sınanarak bir endeks çıkartılıyor ve bu sayede sağlaklık-solaklık derecesi ortaya konabiliyor. Doğuştan gelen bir özellik olan el tercihi, yaşamsal deneyimlerle de bir miktar şekillenebiliyor.
KAYNAK: nbeyin.com.tr