Bu sürecin bu kadar gerilimli olmasındaki esas sebep ise çocuğun ders çalışmasını ve sınavlardan başarılı notlar almasını isteyen aile ile arkadaşları ile gezip dolaşmak isteyen, internette çok daha fazla zaman geçirip oyun oynamayı seven öğrencinin beklentilerinin birbirini karşılamaması.
Bu durumda hem çocuğun hem de ailenin ortak bir başarı kavramı üzerinde anlaşmaya varmaları bu dönemin daha az sancılı geçmesinde etkili olacaktır. Birçok öğrenciye başarı nedir diye sorduğunuzda standart cevaplar alıyorsunuz. "Başarı şu liseyi kazanmak ya da bu üniversitenin şu bölümüne yerleşmek" gibi. Sorunuzu biraz daha derinleştirip neden o okulu kazanmak istediği sorduğunuzda ise kurduğu cümleler genelde etraftan duyduğu ama belli ki kendisinin bile daha tam inanmadığı cümleler oluyor.
Durum bu şekilde gerçekleştiğinde de genelde başarı çocuğun istediği değil ailenin çocuk için ön gördüğü kısım oluyor. Çocuk kendisinin benimsemediğini yapmaktan her zaman kaçınır. Evet defelarca ona bunun kendisi için faydasını anlatırsınız ama o bunu içselleştirmez ise sadece sizin gönlünüz hoş olsun ya da ona ceza vermeyin diye çalışmalarını yapar ama aklını tam olarak vermediği için istenilen verimli çalışmadan da çok uzaktadır.
Bunların önüne geçmenin en önemli adımı kendi başarı kriterlerimizi çocuklara yüklerken onlarında bir birey olduğunun, kendilerine ait özellikleri ve istekleri olabileceğini unutmamaktır.